22 Haziran 2017 Perşembe

YAĞMURUN GELİNİ- Sinan Akyüz



Üç yılın ardından tekrardan Sinan Akyüz kitabına kavuşmamın resmi ..  ☝ ☂ 


Herkese merhabalaarr !! Bol bol okuyorum bol bol da yazıyorum artıkk yehuuu !! :D Birazdan yazacaklarım tamamen övgü içerikli olabilir. Ama yaşanılanlar ve düşünceler tamamen gerçektir. Made in Turkey. :D Şaka bir yana gerçekten çok ciddiyim. Çoğunuzun "Piruze" kitabını duymuş veya okumuş olduğunu düşünüyorum veya da "İncir Kuşları" kitabını. Belki yazarını bilmiyor olabilirsiniz ama eminim kitaplarını duymuşsunuzdur çünkü genelde hep öyle olur. Öncelikle şunu söyleyeyim ben genelde yerli yazarların kitaplarını okumam. Ha dediğimi de sakın yanlış anlamayın. Onları küçümsemek veya kötü bir niyetten dolayı değil. Neden yerli yazar kolay kolay okumam, galiba olayların sıradan gelişinden hani bildiğim şeylerden olduğu için. Bilmiyorum işte neden. Ama Sinan Akyüz'ü her zaman okurum. Önyargısız. "Kesin yine iyi yazmıştır, bakalım bu sefer ne macera var önümüzde.." diye okudum her kitabını. Bunu da aynı şekilde. Ve hep de şöyle derim : "Ben yerli yazarların kitabını okumam Sinan Akyüz hariç. " Piruze'den sonra "vay bee" dedim. Yani bana sorsalar "okuduğun en iyi kitap hangisi" diye hep önce "Piruze"yi derim. Şimdi diyeceksiniz ki "ya bu kız Yağmurun Gelini'ni mi yazıyor Piruze'yi mii.." Piruze'yi de yazmak isterdim ama bu blogu açmadan çok önce okumuştum. Sinan Akyüz okursanız eminim pişman olmazsınız. En iyilerden benim için. Burada da size uzun bir öneri yapmış bulundum. :) 


Evet gelelim Yağmurun Gelini'ne.. Büyük beklentiyle başladım tabikii . Ama arkasını hiç okumadım. Çünkü ben heyecanının kaçacağını düşünüyorum. Okudukça ne olacak diye merak edip daha da okumak istiyorum. O yüzden de arkadaki tanıtım yazılarını hiç okumuyorum. Öncelikle şunu belirteyim kitapta anlatılanlar gerçek bir hikayeden alıntı. Kitap Kilis'in köylerinde geçiyor. Güzeller güzeli Delal ve yiğitler yiğidi Şiyar'ın aşkı.. Delal'le Şiyar'ın düğün günü Şiyar'ın bu dünyadan göçüp gitmesi Delal'i ve tüm köy halkını yasa boğar. Delal'in ailesi de Şiyar'ın ailesi de perişandır. Delal de aynı şekilde.. Uzun süren yasın ardından törenin işlemesini Delal'in Şiyar'ın kardeşi Diyar'la evlendirilmesini isterler. Ne Delal razıdır bu işe ne de Diyar. Haliyle.. Ne de Delal'in ailesi.. Delal törenin önüne geçemeyeceğin çok iyi bilir ama yine de ne yapacağım diye düşünmekten kendini tutamaz. Bir yandan Şiyar'ın yası bir yandan Diyar'la evlenmenin derdi Delal için ikinci bir ölüm olacaktır. Derken karşısına bazı olaylardan sonra başka bir köyden olan Mamo çıkar. 
Mamo , karısı ve üç çocuğu ile birlikte fakir,sefil bir hayat sürmektedir. En büyük oğlu Baran'dır ve ayağında olan bir yaradan dolayı sakattır, yürümekte zorlanır. Doktor hariç her yolu denemişlerdir ama bir türlü çaresini bulamamışlardır. Sakat olduğu için de hiçbir kız ona varmak istememiştir. 
Mamo , Delal'e bir teklif sunar. Eğer isterse onunla gelebileceğini ,oğluyla evlenebileceğini söyler. Delal uzun uzun düşünür ve kararını verir. Mamo, Delal'in ailesiyle konuşur. Delal'in gitmesine karar verilir. Tabi Şiyar'ın ailesi çok öfkelenir. Ve daha birçok insan da. Delal gidebilir ama şunu da unutmamalıdır : Töre gereği Delal bir daha köyüne geri dönemez ve eğer dönerse de onu öldürürler. 
Delal her şeyi kabul edip Mamo'yla birlikte yola koyulurlar. Delal için iki yol da ölümdür onun için ama Mamo'yla gitmek Diyar'la evlenme fikrinden daha iyi gelir. 

Bundan sonrası Delal'in Mamo'ya , Baran'a ve ailenin diğer kalanlarına uyum sağlama süreci Mamo'nun ailesinin de Delal'e uyum sağlama sürecini anlatır. Bu süre içinde Baran'ın ayağını iyileştirme çabaları, köydeki dedikodular ve birçok şey daha vardır. Delal'in yavaş yavaş Baran'a karşı hassasiyeti oluşmaya başlar. Onun iyileşmesi için çok uğraşır. Kitap da zaten iyileşmesi için son yola başvurdukları olayla biter. 

Nedense ben bu kitabı okurken Delal olarak hep Feride Hilal Akın'ı hayal ettim. Sebebini hiç bilmiyorum. Belki dizisinden dolayı ama ne alaka.. Delal görünüş olarak onun gibi değil tabiki ama işte söylemek istedim. :D Yine de yakıştı bence Delal görüntüsüne. :)  

Kitapta çok hoşuma giden bir şey vardı. Benim bildiğim genelde doğuda çocuklarını evlendirmek isteyen aileler çocuklarına sormadan çocuklarını istemediği kişilerle evlendirirler. Ama kitapta öyle bir şey yoktu. Birisi evlenecekse önce çocuğuna gönlünde birisi olup olmadığını soruyorlardı sonra ona göre  gönlünde birisi varsa onunla evlendiriyorlardı. Bu gerçekten çok hoşuma gitti. Yoksa böyle mi ? Ama ben hiç sanmıyorum. Gördüklerim duyduklarım hep farklı. Sadece doğuda da değil her yerde var böyle şeyler. 

Bir de bir şey söylemek istiyorum. Ben bu kitabı okurken aklıma bir film geldi. MUCİZE diye bir film var yerli. Birçoğunuz izlemişsinizdir. Çok harika bir filmdi. Sanki biraz onu andırdı gibi geldi bana. Delal'in Baran'a gelin gitmesi ve Baran'ın sakat olması gibi.. Siz kitabı okuduktan sonra ne düşüneceksiniz merak ediyorum. :) 

Bu yayınımı okuduktan sonra gidip Yağmurun Gelini'ni okumak yerine Piruze'yi(okumadıysanız) okuyacaksınız kesin de mi? :D Öyle bir övdüm ki.. :D Sinan Akyüz'ün tüm kitaplarını okuyun arkadaşlar, gerçekten çok başarılı kitapları. :) 

 Kitapta fazlasıyla umut var. :) Her şeye rağmen hayatın bir şekilde devam ettiği mesajı da var.
Ben beğendim, eminim siz de beğeneceksiniz. Bir Piruze tabiki değildi ama buna rağmen güzeldi. Kalemine sağlık Sinan Abi :) Yeni kitaplarını heyecanla bekliyorum..!! 
Spoi yok mu derseniz.. Aslında pek yok gibi ama minik bir şey olabilir çok da önemli de sayılmaz ama güzel bir ayrıntı. :) 


✄MİNNAK SPOİ☠ 


Tüm bu yaşananlar rüyaydı arkadaşlar.. Şaka şaka. :D Tüm bu yaşananları sonra film olarak çekiyorlar kitapta. O film gerçekte de çekildi mi bilmiyorum ama. Baran da iyileşiyor bu arada hiç merak etmeyin. :) 

❂ SPOİ BİTTİ 



KEYİFLİ OKUMALARR !!


Kitaba puanım : 5/5














14 Haziran 2017 Çarşamba

AY BAHÇESİ - Kristin Hannah





                 Herkese merhabaa!! Yaz tatiline girmemizin ardından kitaplarıma yeniden kavuştum bu yüzden sizin gibi ben de çok mutluyumm heyoo.. :D 

          Evet yine Kristin ile geldim. :D Çünkü Kristin'in kitapları bir başka oluyor. Aslında ben yine büyük bir beklentiyle kitaba başladım. Beklentilerimi pek karşıladı diyemem ama neyse anlatacağım zaten birazdan. Yani kitap güzeldi gerçekten ama diğer okuduğum kitapları gibi değildi. Mesela "Mucizeler Yağarken"i çok beğenmiştim. "Kız Kardeşler Arasında" kitabını da beğenmiştim. Neyse işte her kitap bir olmaz biliyorsunuz siz de. :D Kristin sağ olsun yeter. :D 

 Bir kayıkçının iyiliğinin, bir kızın kaderini tamamen değiştirmesi.. Aslında kayıkçının sadece küçücük bir payı var baş karakter falan da değil ama küçücük bir dokunuş işte.. Tamam anlatıyorum. :D Kayıkçı kayalıkların üstünde intihar eden bir kız görür,kurtarmaya yetişemez . Kız atladığı zaman onu sudan çıkarıp kayığına alır, durumu çok kötüdür ,başını çarpmış ve neredeyse ölmek üzeredir. Onu alıp hemen Lethe Evi'ne götürür.
  Ian.. Hayatla barışamayan bir doktor.. Lethe Evi'nde sorunları olan, dışardan herkesin "deli" diye hitap ettiği 8-9 kişiyle birlikte yaşar. Bunların içinde annesi Maeve de vardır. Peki Ian deli mi ? :) Aslında kimse deli değil bunu okudukça anlarsınız . Herkesin birbirinden sakladığı ağır sorunları var ve güya Ian da başlarında doktor.. Ama Ian hepsinden bıkmıştır. Annesinden bile. Annesini hala affedememesi ve sürekli geçmişi hatırlaması onu kahreder. Bir şey daha.. Ian'ın doktorluğu bırakmasının sebebi.. Bunu yazsam spoi mi olur bilmiyorum ama.. Neyse yazıyorum. Ian dokunduğu kişilerin geçmişte yaşadığı şeyleri görebiliyor, bu yüzden insanları tedavi ederken çok sıkıntı yaşar. Bu yüzden de doktorluğu bırakıp Lethe Evi'nde annesi ve diğer delilerle birlikte yaşamayı tercih eder. Biraz yanlış anlattım galiba. Lethe Evi , Ian ve annesine ait onu belirteyim. >.< 

   Lethe Evi'ne bir gün ağır yaralı bir kızın gelmesiyle bütün ev halkı ayaklanır. İsimsiz bir kız.. Kayıkçı kızı Ian'ın iyileştirmesi düşüncesiyle Lethe Evi'ne bırakır ve bir daha hiç gelmemek üzere gider. Ian uzun süre kızın kim olduğunu öğrenmeye çalışır ve bir yandan da kızı tedavi etmeye çalışır. Kızın durumu oldukça kötü , yüzü şiş , kafasından da ağır bir hasar almıştır ve beyni zarar görmüştür. Ian kızı bir kurtuluş yolu olarak görür. Bu kızı iyileştirerek doktorluğuna geri dönmeyi planlar. Çünkü biliyordur ki bu kızı iyileştirmek çok ama çok zordur. Ian o kıza bir isim koyar : "Selena". Selam kızlaaarrr .. :D :D Tamam tamam. :D Ian Selena'yı iyileştirmenin imkansız olduğunu düşünür ama elinden gelenin en iyisini yapar. 

    Canlar kitapta uzuun bir süre Selena'nın iyileşme sürecini anlatıyor, ben biraz sıkıldım oralarda. Yani biraz fazla uzun sürmüş bence. Selena uzun süre uyumuştur. Uyandığında Ian çok sevinir ve onu hemen testlere tabi tutar ama Selena bir çocuk saflığından da saf bir haldedir. Birçok kelimeyi unutmuş,konuşmakta zorluk çekmektedir ve yürüyememektedir. Ian uzun süre çabalar, en sonunda bir ilerleme kaydedemediğini görünce evi terk eder. Selena da Ian'ı kurtarıcısı olarak görür ve onun bu kadar uğraşmalarına karşılık bir şeyler yapabilmeyi çok istemektedir. Elinden gelen her şeyi yapar ama kendini zorladıkça ağrıları artar ve daha da kötüleşir. Ian'ın gidişi onu üzmüştür ve evdeki diğer insanlardan ona bir şeyler öğretmesi için yardım ister. Ian'ın dönüşüne şaşırmasını ister. İşte böyle böyle Selena'nın yavaş yavaş iyileşmesi, artık yüzünün yaralarından ortaya çıkması derken Ian gelir. Tabiki olanları görünce çok şaşırır. Bundan sonrası Selena'nın mucizevi bir şekilde daha da ilerleme kaydetmesini, Ian'la aralarında olan ilişkiyi anlatıyor. Oralar spoiye girecek daha fazla anlatmıyorum. Selena aslında kim diye de merak edebilirsiniz ama o konuya da pek bir açıklık vermemişler yani benim bazı soru işaretlerim kaldı. Sonradan anladım . Neyse , altta bomba bir spoi vereceğim. :D 

 Kitap basit mi göründü ? Aslında öyle değil. Yani ben basit bir şekilde anlatmış olabilirim. Kitap okuyunca güzel farklı bir enerjisi var. Azmin sonuçlarını, imkansızı halletmenin sadece biraz zaman alacağını anlatıyor. Bu kitap sadece anlattığım kadar değil aslında gerisi de var ama gerisi tamamen spoiye girecek o yüzden altta yazacağım. :) 


 ☠ SPOİİİİ!!! ☠


   Önce Selena'nın Ian'a aşık olması sonra da Ian'ın Selena'ya aşık olması.. Selena harika bir şekilde iyileşiyor. Yine tek tük sorunları oluyor ama çok güzel ilerleme kaydediyor. Aşkları da ilerledikçe Ian'ı bir korku sarıyor. Bir gün birisinin çıkıp gelip Selena'yı "karım" diye götürüp gitmesi.. Ve korktuğu başına gelir hem de çok güzel günlerinden birinde.. Elliot Selena'nın kocasıdır . Selena'nın asıl adı da Agnes. "Nereden anlıyorlar kocası olduğunu?" derseniz kitabı okuyun. :D Çok güzel açıkladım de mi ama. :D Elliot Selena'yı alır ve berbat bir hayatın ortasına götürür. Eee peki Selena'yla Ian kavuşamıyor mu bir daha ?? Okuyun da o tadı kendiniz alınnn. :D 

☄ SPOİ BİTTİİ!! ☄




KEYİFLİ OKUMALARR !!!! :)




 Kitaba puanım : 4/5





















9 Mayıs 2017 Salı

KAR TANELERİ- John Green,Maureen Johson,Lauren Myracle



                           Herkese merhabaaa!! Şaşırdınız di mi ?? :D Evet bu sefer sadece iki güncük ara verdim. O arayı kitap okuma süresine verin artık :D :P Neyseee ..
Fotoğrafa bayıldığınızı biliyorum.. Teşekkürler teşekkürler.. Biliyordum.. :D Ben de çok beğendim çünkü.. :P Hemen kitaba geçiyorummm !! :D
Kitabı bir hevesle almıştım. Bir hevesle okudum ve fosss.. >.< Ben mi çok seçiciyim yoksa siz de mi beğenmediniz ? Yani şöyle söyleyeyim ; bir çekiciliği yok bence kitabın. İlk defa John Green'in kitabını okuyorum aynı zamanda Maureen ve Lauren'in de. Çok büyük beklentilerim de yoktu ama böyle de beklemiyordum. 

1.BÖLÜM


            İlk bölümümüz Maureen Johson'dan " Jübile Ekspresi". Kitabın beğendiğim tek bölümü. Aslında ahım şahım bir afilliliği de yok ama yine de güzeldi. Bu bölümde Jubilee diye bir kızımız var. Evet ismi biraz tuhaf ama ben çok sevdim çünkü demesi çok hoş. Jübile , Jübile , Jübbiiğğ, Jübb.. Tamam abarttımm :D Jupiter dermiş gibi, neyse neyse :D Bir Noel akşamında ve sonrasında Jubilee'nin başından geçen maceraları anlatıyor. Spoi verilecek pek bir kısmı yok o yüzden anlatıyorum. :D Anne ve babasının başına gelen bir olaydan dolayı Noel tatilini büyükannesinin yanında geçirmek zorunda kalır ve büyükannesine gitmek üzere bir trene biner. Hava oldukça kötü. Kar fırtınası var ve yollar da fena halde. Derken tren yolda kalıyor ve elektriklerin olmayacağını uzun süre yola devam edemeyeceklerini duyuruyorlar. Bunun üzerine Jubilee yolun karşısında gördüğü bir Waffle House' ye gitmeye karar verir. Başka çaresi yoktur. Çünkü trende elektrik olmadığı gibi bir de tam 12 tane gerizekalı kız vardır. Ponpon kızlaaarrr :D İşte daha sonra Jubilee'nin Waffle House' ye gidip orada birisiyle tanışması ve Noel akşamında onun evinde misafir olmasını vs vs anlatıyor. Oradan sonrasını anlatsam spoi olmayacak zaten siz anlarsınız ne olduğunu da neyse bakalım. :D 

2.BÖLÜM


            Gelelim ikinci bölümümüzee.. John Green'den "Ponponlu Mucize" . Bu bölüm tam bir Amerikan filmlerindeki birkaç hiperaktif arkadaşın bir araya gelip aptalca yaptığı şeylerin olduğu yere benziyordu. Yani ben bu bölümü okurken kendimi film izliyormuş gibi hissettim. Tobin, Dük ve JP karakterlerimiz. Caanlar ilk başta bu bölümden hiçbir şey anlamadım. Üç tane aptal erkeğin saçmasapan hareketlerini okuduğumu düşündüm. Üç erkek yalnız.. Dük diye isim mi olur diyeceksiniz çünkü ben dedim. :D Dük ve Düşes'ten gelen kendi aralarında bir espri okurken göreceksiniz. Aslında üç erkek değiller.. Ya bende bir sorun var ya da herkes öyle anladı. Cidden üç erkek sandım. Neyse artık.. :D İşte bu bölümde de Bu üç yakın arkadaşın Waffle House'ye gelen 12 ponpon kız uğruna Noel akşamı, o berbat havada Waffle House'ye ulaşmaya çalışmalarını ve maceralarını anlatıyor. Ve sonrasındaa aşkk var. Hayır saçmalamayın tabiki ponpon kızlarla değil. Ponpon kızlar tam bir aptal.. :D Ne aşkı olabilir acabaaa ? Sürpriizzz :D 

3.BÖLÜM


Lauren Myracle'den "Koruyucu Melek"
Addie'nin depresyon evresini anlatıyor. :D "Nasıl yaaa?" demeyin. :D Öyle işte. :D Addie'nin yakışıklı sevgilisinden kendisinin yaptığı büyük bir hata nedeniyle ayrılmasını anlatıyor. Ve sonra gelen depresyon.. Herkes benden nefret ediyor.. Hayattan bezdim hissi.. Canlaar şimdi bu bölümde her şey birbirine bağlanıyor ve karışıyor aslında. Addie'nin sevgilisi Jeb ile birinci bölümdeki Jubilee aynı trende oluyorlar ve tanışıyorlar. Aralarında bir şey oluyorr muu.. Bilemiciim artık :D :D Neyse işte. Bu üç bölümde de geçen bütün herkes bir şekilde birbirlerini tanıyorlar veya tanışıyorlar. Hepsinin bir şekilde yolları kesişiyor. Ve en sonunda hepsi bir araya geliyor. Bu bir araya gelme meselelerini de sadece üç sayfaya sığdırmışlar, bir anda olmuş. Çok kafa karıştırıcı olaylar yok ama bir anda herkes birbirine karışmış,herkes aynı yerde toplanmış gibi olmuş. Biraz hemen oldu bittiye getirmişler , orasını pek sevemedim. Ama güzeldi. :)


  Bu kitaptan öğrendim ki : 


                                                     ☀  Asla "asla" demeyeceksin.


         Sevgiyi,aşkı uzakta aramak yerine biraz etrafına da bakacaksın, etrafında ne olup bittiğinin farkında olacaksın.

                                    Zor olsa da bazı şeyleri kabullenmeyi bileceksin.

                  Aşkı aramayacaksın, aşk bir anda kapını çalabilir veya çoktan çalmıştır farkında değilsindir.
                                   Her şeye rağmen sırf aşkın için affedebilmeyi öğreneceksin. 

                    Bazı hataların kabullenebilir olduğunu bileceksin.

                                 Karşındakinin sevgisine,aşkına inanmayı bileceksin.

                   Aşka inanacaksın ve korkmayacaksın kısacası. 



                 Evet belki kitabın bir cazibesi yoktu ama her kitapta olduğu gibi bu kitaptan da kendime bir şeyler aldım. Teşekkürler John Green. Teşekkürler Maureen Johnson. Teşekkürler Lauren Myracle.  Ve teşekkürler Pegasus! 


                  ÇOOOKK MİNNAK SPOİİLERR  



Dük kız. :D Asıl adı Angie'ydi diye hatırlıyorum ya da Addie miydi.. Her neyse. :D Aslında pek de spoi sayılmaz. :D Bir de şey.. Jubilee'nin yeni sevgilisi Stuartt.. Hepinizi seviyorum, bir dahaki spoide görüşürüüüzz!! :D 

           ☄ MİNNAK SPOİLER ARE COMPLETED. :D 



                       KEYİFLİ OKUMALAAARRR!!! :) 



Kitaba puanım : 3/5 





















7 Mayıs 2017 Pazar

İHTİYAÇ - Carrie Jones



    Merhabalaarr herkeseeee :) İki ay aradan sonra tekrar sizlerleyimmm. Biliyorum çok fazla yazamıyorum hatta hiç yazamıyorum ama gerçekten çok meşgul oluyorum. Çizimler,maketler vs.. Bir iç mimar kolay yetişmiyor hahahah :D Neyse şimdi size bu değişik kitabı anlatayım :D 

     Alışveriş merkezinde tek başıma gezerken tabiki de ilk iş kitapçıya girmek oldu ve görünce dayanamıyorum. Mesela almayacağım diyorum ama cidden durduramıyorum kendimi, çok zor , hepiniz bilirsiniz bu duyguyu. :D Neyse kendime dedim ki : " Bir kitap alma hakkın var Şeyda. Seç birini ! Ama öyle bestseller kitaplarından olmasın , biraz duyulmadık farklı bir kitap al.." derken GO! Kitap' ın kitap reyonunda buldum kendimi ve "Sen Bunu Okurken Ben Ölmüş Olacağım" kitabı ile "İhtiyaç" arasında kaldım. Diğerinin kapağı "beni al" diye bağırmasına rağmen nedense bu kitabı aldım vee hemen başladımmm. Gelelim kitabaa bakalımmm. :D 

    Bir de şunu söyleyeyim; kitabın arka kapağında yazan açıklamasını kitabı alırken okumuştum ve kitabı elime aldığımda hepsi uçmuştu yani kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kitap bitene kadar da arka kapağını okumadım hiç. Bir serüvene atılıyordum ve ne olduğu hakkında gerçekten hiçbir fikrim yoktu. Bu yüzden kitabı okurken baya baya güldüm ve şaşırdım. :D Siz de deneyin diyeceğim ama zor . :D 


   Baş karakterimiz Zara.. Premsessimisss :D Şaka şaka :D Sonra anlarsınız. :D Zara , üvey babasının ölümüyle yıkılır. Üvey babası evet ama gerçek babası gibi biliyor. Üvey babasının ölümü Zara'yı tamamiyle dünyadan koparır. Eski Zara gitmiş , yerine karanlık dünyasına çekilmiş bir Zara gelir. Bunu gören annesi Zara'yı kendini toparlayabilmesi için Maine' ye, üvey babaannesi Betty'nin yanına yollamaya karar verir. Ve Zara için bir macera başlar..
    Zara gitmeyi hiç istemez ve annesine onu Maine' ye yolladığı için çok kızgındır. Maine'ye ulaştığında babaannesi onu havaalanından alıp evine götürürken yolda karşılarına çıkan bir adamla başlar her şey. Başta çok umursamaz bu adamı ta kii okulun kantinindeyken onu tekrar görene dek. Okulun kantininde arkadaşlarıyla birlikte otururken dışarıda bir adamın Zara'ya bakarak onu işaret ettiğini görür ve bunu sadece Zara değil arkadaşları Devyn ve Issie de görür. İşte o zaman bir şeyler olduğunun farkına varırlar ve Zara'nın arkadaşları araştırmaya başlarlar. Size kısacık Ian ve Nick'den bahsetmek istiyorum, bir de okuldaki klasik havalı kızlardan Megan.. Ian da Nick de hem yapılı hem yakışıklı hem de çok sportif kişiler. Ve ikisi de okulda Zara ile ilgileniyor. Ian , Zara'ya okula uyum sağlayabilmesi için yardım ediyor, okulu gezdiriyor kısacası yardımcı ayağına yatıyor :D :D Nick de soğukkanlı ama bir o kadar da korumacı davranıyor Zara'ya karşı. Benim tercihim hep Nick'ten yanaydı. :D Megan da okulun en popüler kızı ve Zara'dan nefret ediyor. Zara , Megan'ın neden ondan nefret ettiğini çok merak ediyor ve cevabını Nick'den kıskandığı için olarak alıyor arkadaşlarından. Ama sadece sanıyor. :P :P :D Spoi spoiii :D Spoiler verebilirim ama burada değil aşağıda belirtirim. :D Nick de Devyn ve Issie ile takılıyor. Gelelim olayımızaaa :D Devyn ve Issie olayı araştırdıktan sonra Zara'yla konuşurlar ve ne dese beğenirsiniz ?? :D İnternetten araştırdıklarına göre o adamın bir peri olduğunu düşünürler. Zara başta dalga geçtiklerini düşünür ve inanmaz ama ayrıntılı düşününce gerçekten öyle olduğunu düşünmeye başlar. Zara " ne yani Tinker Bell gibi mii ? " diye dalga geçmişti ilk başta ve ben de dalga geçmiştim "yok artık , olmaz herhalde öyle bir şeyyy" demiştim. Dedim ya size, kitabın arkasını hiç okumadım. :D
       Bu kitap kurtadamlı,perili,olağanüstülü(bu nasıl bi kelime bilmiyorum yeni uydurdum :D ) bir kitap. :D Ben vampirli , kurtadamlı vs kitaplarını sevmiyorum. Çocukça geliyor bana yani bu benim düşüncem , siz seviyorsunuzdur belki :)
       Olayımıza geri dönelimm. Peri ne alaka ? Neden Zara' nın peşinde ? Bu soruların cevabını siz bulun çünkü tamamen spoi olur açıklarsam. Kitabın olayı perilerin neden Zara'nın peşinde olmasının üzerine kurulu zaten. :D Hayal gücüm fazla gelişmiştir ama ona rağmen biraz çocuksu buldum nedense. Yani peri.. Bilmiyorum işte.. Mesela uzaylı olur, düşmüş melek olur tamam ama peri , kurtadam sevmiyorum ben . :D Kurtadam ne alaka derseniz onu da anlayacaksınız. :D Galiba bu kitap bir seriden oluşuyormuş. Bakalım diğer kitapları nasıl olacak.. :) Bu arada itiraf etmeliyim ki ilk defa çocukluğumun masal kitaplarından beri ilk defa perili bir kitap okudum. :D Evet biraz çocuksu buldum ama açıkçası çok eğlendim kitabı okurken. Yani komik geldi. Olağanüstü geldi. Ve Carrie'nin kalemi gerçekten eğlenceli. Komik diyaloglara çok fazla yer vermiş. O yüzden sıkılmadım kitabı okurken. Ve heyecanlıydı da . Tabiki şaşırtıcı da.. :) 


Kitabın kapağına ilk baktığımda "polisiye mi acaba??" diye düşündüm. Sonra dedim ki Go!Kitap'ta polisiye olur mu ? Hiçbir fikrim yok. >.< Sonradan kitabın ortalarına gelince olayı kavrayınca anladım o kapaktaki altın renginin ne anlama geldiğini.. :) Kitabın kapağı da çok hoş olmuş bence , ben çok beğendim. :) 



      FAZLASIYLA SPOİLEEERRR İÇERİRR!!!  


      Megan'da bir tuhaflık olduğunu sezmiştim hadi onda şaşırmadım. Ama Ian'dan da bu kadarını beklemezdim. Haiinnnn. :D
      Başta peri meselesi ortaya çıkınca işte kızı olması falan dedim ki annesi peri herhalde.. Hiç biyolojik babası aklıma gelmedi. Kafam direk üvey babasına gitti, o da şekil değiştirenlerden zaten. Meğerse peri kral Zara'nın gerçek babasıymış . Vay beee. :D Neden hep kötü karakterler baş karakterlerin babası veya annesi veya başka bir yakını oluyor ki :D
      Ya o değil de Bayan Nix'in bir ayı olabilmesine baya güldüm. :D Hahahah :D Babaannesi de bir kaplana dönüşebiliyor.. Düşünsenize babaanneniz bir kaplan.. Çok efsane değil miii :D Ve en önemlisi sevdiğiniz adam kurtadam.. :D Çok eğlendim, teşekkürler Carrieee :)  ♥ ♥


    ☼   SPOİ BİTTİİİİ!!!  




  Sanırım serinin diğer kitapları Türkçeye çevrilmeyi bekliyor. :) Kalemine sağlık Carrie Joness , serinin diğer kitaplarını merakla bekliyorum.. :)  ♥ ♥ ♥



KEYİFLİ OKUMALAAARRRR !!! :) 



ALINTILAARR



 " 'Bir şeye isim verebiliyorsan, korkunçluğu kalmaz,' derdi babam hep. ' İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkar.' " 



 " 'Vay anasını kurt gibi acıkmışsın,' dedim.
Nick yemeği kesip çatalını havada tutarak durdu. ' Çok orijinal bir espri.'
Kıkırdamaya başladım. ' Bence de.' " 




Kitaba puanım : 4/5 
















8 Şubat 2017 Çarşamba

MUCİZELER YAĞARKEN - Kristin Hannah


"Bazen bağışlamak, umut etmek ve mucizelere inanmak gerekir..."



     Herkese merhabalaaar :D Bir oturuşta okuduğum, yine bir Kristin Hannah klasiğini hemen yazmak istedim. Öncelikle şunu söyleyeyim. Kitaba ba - yıl - dım ! Belki siz okuyunca dersiniz "neyine bayılmış ? " Belli mi olur :D Ben de hemen cevabımı vereyim o zamaann :D Kitabın kurgusu harikaa!! Bir Kristin Hannah klasiği dediğim gibi , yine şaşırttı beni çokça :) Bir şey farkettim , Kristin'in bir diğer kitabı Kış Bahçesi ile kapakları neredeyse aynı. O kitabı okumadım henüz ama eminim o da çok güzeldir. Neyse biz geçelim mucizelerimizee :D 

      Siz mucizelere inanır mısınız? Veya mucize sizin için ne demek ? Rüyanızda gördüğünüz bir kişiye aşık olup onunla karşılaşmak mı ? Veya asla gerçekleşmeyecek dediğiniz hayallerinizin gerçekleşmesi mi ? Yoksa mucize diye bir şey yok tüm bunlar delilik diyenlerden misiniz ? :) Delilik demişkeennn aklıma yine Joy geliverdi. Joy kim mi ? Joy da bu kitabın deli'si :D Joy'un berbat hayatını okumaya kendinizi hazırlayın :P Haydi deli Joy'umuz kitapta nasılmış yorumlayalım bakalım :D

      Joy Faith Candellaro.. Bakersfieldlı bir kütüphaneci. Thom ile evli(idi). Joy'un yaşadıkları inanılmaz kötü, okudukça sinirlendim,kızdım. Yani ben Joy olsaydım eğer neler yapabileceğimi düşünemiyorum bile. :D O kadar kötü bir ihanete uğruyor ki.. Kaldırması gerçekten çok zor. Affetmesi de..  Joy çok kötü zamanlar geçirir ve bir gün her şeyden kaçmak,uzaklaşmak (hep hayal ettiği gibi) için aniden karar verip bir uçak bileti alır. Ama o biletin Joy'u nerelere götüreceğinden habersizdir. Joy birden, yağmur ormanları ve gölle bir arada olan Huzurlu Balıkçı Kulübesi'nde bulur kendini. Ve de bir baba-oğulun hayatlarının ortasında.. Daniel ve oğlu Bobby.. İkisi de kırgın ve yorgun. Joy'un sadece uyumak için bir yatağa olan ihtiyacı onu yepyeni bir hayata sürükler. Bobby annesinin kaybetmenin acısıyla boğuşmaktadır ve kendisini hayali arkadaşıyla avutmaktadır. Babası da oğluna yardım etmeye çalışmakta. Gün geçtikçe Joy ve bu baba-oğul arasında güçlü bir bağ oluşmaya başlar.Başta Daniel, Joy'u pek kabullenemese de sonradan alışmaya başlar. Joy kötü hayatından kaçıp çok güzel bir hayatın ortasına düşüvermiştir. Ama bir yandan da kız kardeşine olan özlemi daha ağır basmaktadır. Joy kalmakla gitmek arasında kalır. Bobby'e verdiği sözü gerçekleştirdikten sonra kararını verir. Joy oldukça şaşkın , o kadar yaşadıklarından sonra bu hayat sanki onun için bir mucize.. Peki ya Joy gidecek mi kalacak mı ? Hayalle gerçek arası yaşadığı bu hayatı nasıl devam edecek ? Joy onu üzenleri affedebilecek mi ?

    Aslında buraya kadar her şey normaldi :D Ama buradan sonra öyle şoklar yaşadım ki.. "Noluyor yaaa.. ? " dedim kaç kez.. Eh belki anlayan olmuştur. Spoi vermiyorum. :D Belki aşağıda birazcık spoi verebilirim. :P  Dediğim gibi buradan sonraki kurgu kısmı harikaydı. Şoklar üzerine şoklar yaşadım. Kristin Hannah'ı bir kez daha tebrik ediyorum. :D 





⇝ DİKKAT! SPOİ TEHLİKESİİ !! 


               Stacey'i dövmek isteyenler ???  Ben olsam kesinlikle affetmezdim. Asla.(Kitaba nasıl da vermişim kendimi :P :D ) Sonuna kadar inandım Joy'un, Daniel ve Bobby'nin hayatlarında kalacağına , biliyordum biliyordummm. :D Bu kadar spoi yeter size (Zaten başka bir şey kalmadı .:P :D )

✧ SPOİ BİTTİİİİ  





Joy inanmaktan asla vazgeçmiyor ve deli olmaktan da.. :D Kafasına koyduğu her şeyi yapmakta kararlı.. Ve en sonunda azmin zaferi mucizeye şahit oluyor. Joy'un macerasını hepiniz nefesinizi tutup okuyacaksınız, eminim. :)

"Hayatımızın sonuna dek mucizelere inanacağız."



KEYİFLİ OKUMALAARRRRR!!! :)



Kitaptan birkaç güzel alıntılar serpiyorum buraya.. :) 



❊ "Bobby alçak sesle, ' Sen de beni bırakıp gitmeyeceksin,değil mi?' diye sordu bana.
'Ben şu anda senin için buradayım,' dedim sonunda.
Önemli olan kelimeyi duydu : şu anda.
'Bobby...'
'Anlıyorum.İnsanlar gider.' Bana arkasını dönüp Noel ağacına baktı.Sanırım ikimizin de biraz neşesi kaçtı.
İnsanlar gider.
Bobby bu gerçeği daha sekiz yaşında öğrenmiş." 




❊ "Hayatınızdan ve geçmişinizden kaçabilirsiniz ama kalbinizi arkanızda bırakamazsınız."





❊ " Bir kemiğin bu kadar çabuk iyileşmesi inanılmaz bir şey. Keşke kalp de kemikler kadar dayanıklı olsaydı. Biraz alçı, iki ay yatak istirahatı ve yaşasın! Kırık kalbin iyileşti işte. Keşke gerçekten böyle olsaydı."





❊ "....
'Buraya nasıl gelmiştin?'
Bunun yanıtını bulabilecek miyim,bilmiyordum.Şimdilik omuz silkip bildiğim yanıtı vermekten başka bir şey elimden gelmedi. ' Mucize...' " 






❊ "Siz var olan şeyleri görür ve ve şöyle dersiniz : 'Neden?' Oysa ben hiç olmayan şeyleri hayal eder ve derim ki : 'Neden olmasın?' "
-GEORGE BERNARD SHAW

Kitaba puanım: 5/5

















6 Şubat 2017 Pazartesi

AGAPİ- Sarah Jio





         Herkese, uupuzuunn bir aradan sonra tekrardan merhabaa :)En sevdiğim yazarın mükemmel kitabıyla dönüş yapıyorum. Kelebek Adası'nı yazacaktım ama, biraz eskiden, daha yeni okuyabildiğim Agapi'yi yazayım dedim. 
    Sarah'ımız diğer kitaplarından çok farklı bir tarz denemiş bu kitabında. Geçmişten geleceğe gitmiyoruz bu sefer, bugündeyiz. Ama olay çok çok farklı hatta olağanüstü bir şey desem daha doğru olur. :) 
Eminim kitabı okurken birçok yerde durup defalarca düşüneceksiniz : 


          "Acaba benim başıma gelse ne olurdu ? "
          "Ben böyle bir özelliğimin olmasını ister miydim ?"
         Baş karakterimiz Jane için ; "hayattaki en şanslı kişi" mi demeliyim yoksa "en şanssız kişi" mi ? :) Bu özelliğin iyiliği veya kötülüğü herkese göre farklıdır. O yüzden bunu yorumlamayı size bırakıyorum. :)
          Aşık olmak mı ? Jane aşık olacağını hiç düşünmüyor ta ki Colette ile karşılaşana dek. (Bir dakika Colette'ye aşık olmuyor tabiki, Colette'den hayatını değiştirecek bilgileri öğreniyor :D ) Doğduğunda Jane' ye verilmiş bir özellik ve ardından gelen bir görev var. Bu özellik Jane' nin çocukluğundan gelen göz rahatsızlığının sebebini de açığa kavuşturmuş oluyor. Eee bu özellik ne peki ? Jane AŞKI GÖREBİLİYOR. 

         29.yaş gününde Colette ile tanışan Jane hayatını değiştirecek göreve hazır mı ? 30. yaş gününden önce altı tane aşkı tanımlayıp Colette' nin verdiği deftere yazması gerekiyor. Böylece Jane de aşık olabilecek.  Ama görevini yerine getiremezse Jane ömrünün sonuna kadar karşılıklı bir aşk yaşayamayacak. Ve vakti gelince aynı görevi Jane başka birisine verecek. Kitap bunun üzerine kurulu. Jane görevini tamamlayıp , aşkı tadabilecek mi ?

       Altı tane aşkı tanımlaması gerekiyor. Peki nasıl ? Jane'nin çevresinde birçok insan var. Arkadaşları, abisi.. Başlarda sürekli bir kişinin hayatından başka kişinin hayatına atlıyor. Biraz kafanız karışabilir ama ilerledikçe tüm karakterler,aşkları ve çaresizlikleri yerine oturacak. Beklemediğiniz sonlarla karşılaşabilirsiniz. Böyle bir anda gözünüzden bir damla yaş düşmesine sebep olacak olaylar da bekliyor sizi bu kitapta. Ve size "vay be" dedirtecek , tüylerinizi diken diken edecek şaşırtıcı şeylerle de karşılaşabilirsiniz.

*MİNİK BİLGİ* 

    John Lee 1970’lerde yaptığı araştırmayla sahip olduğumuz en karmaşık duygu olan aşkın altı türü olduğunu belirlemiştir.

Eros: Hem fiziksel hem duygusal aşk. Aşkın bu türü tutkuyla doludur.

Ludus: Bir oyun 
gibi oynanan aşk. Aşkın bu türünün en önemli parçası eğlencedir. Çiftler, bir araya gelmekten, karşısındakini etkileyip cezp etmekten hoşlanır. Ancak uzun süreli bağlılık sözü yoktur.

Storge: Arkadaşlıktan doğan ve desteğe dayanan aşk. Güven dolu ve bağlılık gerektiren bir aşktır.

Mania: Saplantılı aşktır. Duygusal iniş çıkışlar, kıskançlıklar hâkimdir.

Pragma: Kalbin değil aklın kontrol ettiği aşktır. Çiftler seveceği kişiyi mantığıyla seçer, kendisiyle benzer ilgi alanları, ortak değerleri olan birini arar.

Agapi: Özverili, fedakâr, koşulsuz, bencil olmayan aşktır. Kişi kendini sevdiğine adar, karşılığında hiçbir şey beklemeden verir. Onu ‘o’ olduğu için sever.


           

   - BİRAZCIK SPOİ OLABİLİR! :) -    


        Jane , Cam ile tanıştığında ben o karaktere hiç ısınamadım nedense. Sarah Jio, Cam karakterini  başta şaşırtma olarak kullanacak diye düşünüyordum sanki Jane sonradan başka birisine aşık olacak gibi. Ama öyle olmadı. Cam ile Jane' yi gerçekten aşıklar olarak düşünemedim uzun süre. :D
       Birkaç kişinin aşık olduğu kişilere kavuşamaması beni çok üzdü. Özellikle Flynn.. :') 


            - SPOİ BİTTİ :D - 




         Evveeeettt kitabın konusu aşırı derecede merak uyandırıcı. En başta olağanüstü de demiştim zaten. :) Kapağında "BENİ MUTLAKA OKU" yazan kitaplardan bir tanesi. Aşklar üzerine, aşkın altı hali üzerine kurulu mükemmel bir kitap. Kitap ilk çıktığı zamanlarda çoğu kişi kitaba olumsuz yorumlar yapmıştı. Ben de kitaba sıkıcı olabilir gözüyle bakmıştım. Ama okuyunca şaşırdım. Kesinlikle kötü yorumları hak eden bir kitap değil , bana göre . :) Sarah'ın kurgusu farklı olan tek kitabı.  
 KEYİFLİ OKUMALAR :) 
 

          Kitapta Katie ve Josh'un arasında geçen bir konuşma çok hoşuma gitti onu da buraya bırakıyorum. :)  
     " Katie, ' Birlikte o kadar iyiyiz ki,' dedi. ' Benim seni sevdiğim kadar hiçbir kadının bir adamı sevdiğini düşünmüyorum.'
Josh da, ' Birlikte çok iyiyiz,' dedi. 'En güzel aşka sahibiz.'
Katie başını salladı. ' Yıldızlar için ne derler biliyor musun ? ' 
'Ne derler?'
Katie, ' Bazıları şiddetli yanarmış ama hemen sönermiş. Bunlar kısa ömürlüymüş.Diğerleri az ve ağır ağır yanarmış. Bunlar daha az parlakmış ama ışıkları binlerce yıl sürermiş.' Katie kafasını salladı. 'Biz her ikisinin de birleşimiyiz. Hem şiddetli hem uzun süre yanıyoruz.' "



Kitaba puanım : 4/5






































































16 Haziran 2015 Salı

UYUMSUZ- Veronica Roth



    Tek bir seçim on altısından sonraki yaşamının tamamını değiştirecek ve o hangisini seçecek? Dürüstlük mü ? Dostluk mu ? Her gün trenden atlayışlarını izlediği Cesurlar mı ? Yoksa Fedakarlık'ın düşmanı Bilgelik mi ? Ya da son seçenek hayatının aynı tekdüze yolunda devam etmesi için Fedakarlık'ı mı seçecek ?
   Beatrice'in kafası oldukça karışık.Bir yanı Cesurluk'u hayranlıkla izlerken , onlardan biri olmak isterken öbür yanı ailesine ihanet etmek istemiyor. Beatrice'in kafasının karışıklığı yetenek sınavında da kendini belli ediyor . O bir UYUMSUZ. Hem cesurluğu hem zekiliği hem de fedakarlığı.. Ama o Cesurluğu seçiyor. Beatrice veya yeni adıyla (kısaltması) Tris artık bir Cesur!
   Uyumsuz olduğunu saklamaya çalışırken onu Cesurluk'ta neler beklediğini bilmiyor. Adaylık süreci oldukça zor geçerken hiç beklemediği birinden yardım eli uzanıyor ve bu yolun sonu aşka varıyor.

   Cesurluk , Tris'i çok değiştiriyor. "Kasıntı"lığından sıyrılıp bambaşka birisi oluyor. Yeni dövmeleri ve giyiniş tarzıyla Beatrice gidiyor yerine Tris geliyor.
   Kitap Tris'in Cesurluk'taki eğitim süreciyle , maceralarıyla devam ediyor.
   Gelelim Dört'ümüze :D Fazlasıyla soğuk fazlasıyla da odunumsu bir karakter gibi gelecek başlarda ama Dört çok farklı biri. Dört'ün de geçmişindeki sürprizler hepinizi şaşırtacak. Bir de şeyy.. Dört harika ! :D
  

  Bir kitaba başlamadan her zaman önce arka kapağını ve yazar hakkındakileri okurum. Veronica hakkındakileri okurken Yaratıcı Yazarlık bölümünden mezun olduğu yazıyordu. Tepkim : "Öyle bir bölüm mü varmııığğşşş !?? "  Evet varmış. Kurgu o kadar güzel ki . Kitabı okurken "ya acaba kadının nerden aklına esti bu kurgu , nasıl kurguladı " diye düşündüm durdum. Ve filmini izledikten sonra okuduğum bir kitap. Her zamanki gibi kitabı okumak en güzeli. Filmde kitaptaki çoğu ayrıntılar yok. 
   Eminim ; "ben olsam hangi topluluğu seçerdim?" diye düşünürsünüz. Ben düşündüm de hiçbiri bana göre değil :D


ALINTILAR 


    "En büyük korkularınızla yüzleşin ve yenin."

 
    "Sen farklısın, seni kontrol edemezler." 





Kitaba puanım : 5/5